Pazartesi, Ekim 18, 2010

Muasır medeniyet akıllı olsun akıllı!!

Bir karar verdim, ben bu mahalle baskısı denen şeyin her türlüsünü seviyorum. Ki biz son zamanlarda birbirimize basa basa tam saha presten daralmış bir millet olarak baskıyı ecnebilere yöneltmiş durumdayız, bu da bugün olan olaydan sonra nacizane tespitimdir kayıtlara geçsin lütfen.

Daha üç gün önce aslını erken kaçırttığımız için Kustirica’nın fotokopisini bulduk dövdük. Adamcağız fotoğrafta, yediği dayağın kederinden viski şişesine dayanmış çekiyordu kafayı gündüz vakti. Az bir vakit öncesinde Tophane delikanlıları yine sanatsever entel küntel tayfasına ‘burada içki içiyonuz lan’ sopasını atmıştı. Ecnebilere dönük olmasa da kısa dönemli hafızamızda bayatlamak üzere olanlar listesinde. Toplum olarak sanata ve sanatçıya olan ilgimizi özetlemeye yeter sanırım. Ama bugün olan, daha önce hiç olmamıştı…

Millet olarak bugün bir sanat eserini dövmeyi başardık. Daha önce eserlerinden dolayı sanatçıları dövdüğümüz olmuştu ve toplumca bunu kanıksadık neredeyse. Ama içimizden hiçbir cin akıllının aklına doğrudan sanat eserini dövmek gelmemişti, onu da başardık. Sonunda Atatürk ilke ve inkılaplarına sonuna kadar bağlı, zeki, çevik ve ahlaklı bir gencimiz bugün bunu hayata geçirdi.

Kısaca mevzuyu anlatmak gerekirse; Danimarkalı iki sanatçı İstanbul’da düzenlenen uluslararası bir festival kapsamında sanatsavar ülkemize geliyor. Şehrin çeşitli meydanlarında ‘serbest bölgeler’ yaratarak, paylaştığımız ortak alanlarda birbirimizle konuşup tartışabileceğimiz bir ortam oluşturmayı hedefleyen sergiler kuruyorlar. Bunlardan bir tanesi de Beşiktaş meydanında, aşağıdaki fotoğrafta yer alan çalışma da sergideki eserlerden bir tanesi.

Atatürk’ün bazı kesimler tarafından ‘din’ gibi algılanıp algılanmadığını tartışmaya açmaya çalışan gariban eser, bizim kültürümüzde tartışmanın ne olduğunu tam idrak edemediğinden olsa gerek Beşiktaş meydanında bulunan bir grubun tepkisini çekiyor. Eseri sabahın köründe uyku mahmuru yerleştirmeye çalışan sanatçı Rosan Bosch ve ekibiyle başlayan tartışmada sinirler geriliyor ve eserde Atatürk’e hakaret edildiğini söyleyen bir genç “Bu çok yanlış, bu çok yanlış” diye bağırırken tartışma konusu olan esere meydan dayağı çekerek yere deviriyor, sağlı sollu geçiriyor ve ağzını yüzünü parçalıyor.

Böylece sergi de amacına ulaşmış oluyor aslında. Yani ben böyle bakıyorum. Serbest alan yaratmakmış amaç, yaratılmış. Tartışma açmakmış, açılmış. Tamam belki Danimarkalıların beklediği tarzda değil ama tartışma nihayete bile bağlanmış. Girişteki fotoğrafta sanat eserini, tam görevini yerine getirdiği anda, hararetli bir tartışmaya girdiği gençle baş başa saygı ve sevgi çerçevesinde iletişim kurarken görüyorsunuz.

‘Bunu da yaptık listeme’ bir çentik daha atıyorum. Evet sonunda bir sanat eserine kelimenin tam manasıyla ‘meydan dayağı’ çekmeyi başardık. İcabında “sanatta akıllı olsun akıllı.”

Evet sırada ne var?

1 yorum:

  1. bir yandan da böyle haberlere sevinmeden edemiyorum. sanatın esamesinin okunmamasından ziyade itilik kakılması belki de ortada artık bir sanat olduğuna dair işarettir. bir de hakkaten sanatçıların tam da istedikleri olmuş. bizim memlekete özgü olmuş ama olmuş mu olmuş. :DD

    YanıtlaSil