Cumartesi, Kasım 06, 2010

Türban yasak giriş serbest, küpe serbest giriş yasak


Türban sorununa hiç bulaşmadım. Bu konu pek bu kadar gündemde değilken fikrim kılık kıyafet özgürlüğü çerçevesinde herkesin istediğini takarak eğitim kurumlarına, devlet dairelerine gidebilmesi gerektiği yönündeydi. Fakat tartışmalar giderek alevlenip başörtüsü/türban kültürel bir simge olmaktan çıkıp dini bir sembol haline geldikçe hatta dini sembol olmaktan da çıkarılıp siyasi bir çarpışma alanı haline dönüştürüldükçe ‘o eski fikrimden eser yok şimdi.’

Tartışmaya uzun uzadıya girmeye niyetli değilim. “Din toplumların afyonudur” der Marks (c.c.) ben de olaya bu pencereden bakıyorum. Dinlerle birlikte her türden dini sembol bu anlamda gericiliği temsil eder kanımca ve Hz. Lenin (s.a.v.)’in de hadis-i şeriflerinde ifade ettiği gibi, kabaca söylersek; “gericilik desteklenmemelidir.” Türbandan, papaz kıyafetinden, molla cüppesinden ve erotik filmler haricinde rahibe kıyafetinden desteğimi huzurlarınızda çekiyorum bu vesile ile.

Eğitim kurumları, devlet daireleri vesaire, yani son dönem moda tabiriyle ‘kamusal alan’a iştirak ederken uyulması gereken bir kılık kıyafet yönetmeliği var. Bu yönetmelik gözüne sokularak kıllık yapılmayan birey yoktur memleket sathında. Kimisi toplumsal destek ve siyasal konjonktür gereği böyle azmış bir biçimde kendi yönetmeliğinin iffetine nasıl kast edilir bunun gösterisini sergilerken bir tarafta, diğer tarafta kendinden menkul siyasal ve toplumsal desteğiyle can çekişen, bir aksesuarı kullanma özgürlüğüne sahip çıkmaya çalışan bir hoca var.

Cuma Toygar Manisa’da sınıf öğretmenliği yapıyor. Öğrencilerine bireysel özgürlüklerden söz ederken “o zaman küpe takın hocam” diyen cin akıllı bir öğrencinin gazlamasını kulağına küpe etmiş, sonuçtan kendisi de öğrencileri de memnun kalınca eğitme-öğretme hayatını küpeli olarak sürdürmeye karar vermiş. Çevreye karşı duyarlılığından dolayı kendisine il düzeyinde bir ödül verilecek olan törende, Manisa Valisi Ayetullah Hazretleri Celalettin Güvenç tarafından küpesi görülünce katli vaciptir fetvası verilmiş ödülünü bile alamadan defedilmiş, üstüne bir de soruşturmayla güzelce sulanıp sürgün vermiş.

Kıllık kıyafet yönetmeliğinde erkeklerin küpe takmasıyla ilgili hiçbir kısıtlama yok, örf ve adetlerimizde olmayan bir durum olduğu için delikanlı adamın küpe takması, eklemeyi unutmuşlar zamanında. Benim de vücudumun çeşitli yerlerinde metal aksesuarlar var ve bunların bir kısmı da kulaklarımda ki biz onları küpe diye çağırıyoruz aile arasında. Ben de vakti zamanında bununla ilgili her türlü mahalle baskısı, öğretmen baskısı, idare baskısı, patron baskısıyla cebelleşmek durumunda kaldım. Hatta bir defasında “düzgün otur ulan küpeli ibne” diye ağzından köpükler fışkırtan bir grupla Kadıköy-Karaköy vapurunda karşılıklı sopalaştım. Ve evet o meşhur soruyu hemen her kültür düzeyinden insandan işittim. Şimdi yine aynı soruyu duyar gibi oluyorum çünkü bunu milyonlarca kez cevapladık; “evet ibneyim, bir sorun mu var?” Güzide memleketimizdeki küpeli algısı, sayısı kısıtlı birkaç kurtarılmış bölge dışında hep böyle olmuştur ki oralarda da sadece hoşgörüyle karşılanırsınız. Yani sizi anlamazlar da “bırak ne bok yerse yesin bu şimdiki gençler hep böyle” der göz yumarlar.

Siyasal konjonktürün rüzgarını arkasına alarak keyiflerine göre kılık kıyafet kıllığı yapanların piyangosundan Cuma Öğretmen’e iki disiplin cezası, bir maaş kesintisi ve bir de sürgün çıkmış. İlkokullara bile türbanı sokacak kadar memleketimizi demokrasiye doyurup özgürleştirenleri “şimdi türbanı da tastamam, iffeti tescilli, pek sevgili kızlarımızı ‘ibne’ler mi eğitecek” korkusu sarmış olmalı. Bir yandan özgürlüklerden dem vurup diğer tarafta öğrencileri tarafından fazlasıyla sevilen bir öğretmene çektirilen işkenceyi başka türlü nasıl açıklayabiliriz.

Not: Benim görüşüm her ne kadar bu yönde olmasa da, bu koşullarda yine bu zatların bakış açısından ilk büyük Türk ibnesinin kim olduğunu açıklamayı da bir borç bilirim. Kendisi aynı zamanda İslam aleminin manevi önderliği olan halifelik mevkiinin de Osmanlı’daki ilk sahibidir. Hadi adını da siz tahmin edin fotoğrafını bile verdik…

7 yorum:

  1. İnanç ile kıyasladığınız değerlerin ya da nesnelerin sizi komik duruma düşürdüğü gerçeğini bir tarafa bıraksak bile bilgisizliğinizin de tavan yaptığı gerçeği sizi aşağılamamız için kâfî gelir. Sayın İbne olduğunu iddia eden ya da ibneliği başkaları tarafından tespit edilmiş olan ibne. İlk olarak inanç kavramının tarihsel gelişimini öğrenmelisiniz ki o demokrat tarafınız ehlileştirilebilsin. Ne Marks ne de Lenin bu konu ile kıyas kabul edebilir. Becerip adam gibi bir örnek de veremiyorsunuz. Dikkat ediyorsanız henüz sizi ciddi manada eleştiremedim de. Çünkü sabahki gaz sancınızın yazdırdığı yazı bana o ilhamı vermiyor. Not olarak vermiş olduğunuz resmin de Hz. Yavuz'a ait olmadığını belirtmem gerekir. Resimdeki Şah İsmail Hatayi olur. Etrafa bakıyorum da başka da kapak kalmamış.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Adsız öncelikle bana hakaret etmenin yolu "ibne" sıfatını ısrarla kullanmak değildir. Biz o sıfatı şaka yollu üstümüze alırken zaten senin gibilerin hakaret yollu kullanma beklentilerinin önüne geçmek istedik. Değindiğin iki noktayla ilgili küçük notlar vereyim. Çok biliyorsunuz maşallahınız var fakat okurken neyin inanç karşılaştırması neyin "mavra" olduğunu göremeyecek kadar taraflı ve kör okuyorsunuz.

    Benim cahil olduğumu iddia etme cürretini alabilecek densizlikte yorumlar gelebileceğini biliyordum da açtım bu sayfaları yoruma. Ve sen kendini o kadar bilgi timsali zannediyorsun ki yanılabileceğin gerçeğini aklının kenarından bile geçiremiyorsun. İlk orada kullanılan görseldeki şahsın Şah İsmail'de olmadığını öğreteyim sana, tablonun 18 yahut 19. yüzyılda yapıldığı ortadadır fakat kimi temsil ettiği kesin olarak bilinmiyor sadece eski tablolarla benzerlikler üzerinden bir kıyaslama yapılarak bu zatın Yavuz ya da Şah İsmail olabileceği düşünülüyor.Yani orada kullanılan şey bir "kanıt" değil bir "görsel". Yavuz'un küpe takıp takmadığıyla ilgili bir tartışmayı ise buradan ve senin gibi desteksiz temeller üzerinden polemik üreten biriyle tartışmayı yersiz buluyorum. Şimdi kapaklarını toplayıp gidebilirsin zira dolduracağın çok fazla boşluğun ve mahallende denklerinle oynanacak çok fazla oyunun var onlarla.

    YanıtlaSil
  3. Benim sorum ya da sorunum bu değil sayın İ. (Bu sıfatı kendinize yakıştırmış olmanız hoşuma gittiği için ısrarla kullanıyorum.) Hiçbir şeyle mukayese kabul edilemeyecek bir değeri kullanamazsınız, siyaset malzemesi yapamazsınız diyorum. İNANÇ sorgulanamaz. Taşa inanmak da sorgulanamaz puta inanmak da. İNANÇ özgürlüğü var. KÖR müsünüz. Bu noktaları değil de benimle küpeyi tartışıyorsunuz. Kim neresine ne takarsa taksın. Beni ne ilgilendirir. Bu da özgürlük. Ama sizlerin özgürlük sınırı olmayacak, bizlerin özgürlük sınırı da sizin köhne fikirlerinizi rahatsız ettiği yerde son bulacak. Necip Fazıl'dan size özel bir kapak seçtim:

    Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa.

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Adsız yazının bir bölümünde tam da dediği gibi zaten anlatılmak istenen "türbanın siyaset malzemesi olarak kullanılmasıdır." Ayrıca inanç SORGULANABİLİR. Herkesin körü körüne inanma ÖZGÜRLÜĞÜ olduğu gibi o inanılanları bazılarının BİLİM ve MANTIK süzgecinden geçirme özgürlüğü de vardır.

    Yorumunuzda belirttiğiniz gibi eğer her türlü inanca özgürlük varsa tartışmamız gerçekten yersizdir. Ama bunun böyle olmadığını görmek için gerçekten de KÖR olmak gerekir. Gelin birlikte körler derneği kuralım o vakit.

    İnancını semboller üzerinden başkalarına empoze etme özgürlüğü de varsa bahsi geçen diğer dini sembollerin de her alanda kullanımına karşı değilsinizdir diye tahmin ediyorum. Uçan makarna canavarına inanma özgürlüğüm varsa örneğin mahrem yerleri örtmek insanın saflığını reddetmektir bu inançta, çıplak gezebiliriz. Rastafaryanizm de bir inançtır ve esrar kullanımı da bunun ritüellerinden biridir. O halde esrar da derhal yasallaştırılmalıdır. Yahut yahova şahidi iseniz inançlarınız gereği elinize silah alamazsınız, ama bu ülkede askerlik her erkeğe ZORUNLU ve kimsenin inancına da bakmıyor. İnancı özgür bırakmakla kendi inancını kayırmak arasında çok açık fark vardır ama unutmayalım siz beni itham ettiğinizden misli misli körsünüz.

    Son olarak bir Anti-Marksist ve Anti- Leninist olan sizin sorun ettiğiniz kısma gelirsek. Marksizmi tam olarak dinlerin karşısına yerleştirdiğim ve yerine ikame ettiğim düşüncesi tamamen sizin "okuduğunuzu anlama" sorunlarınızla ilgilidir. Benim görüşüm bir marksist olarak "dinlerin gerici olduğu" ve bir marksistin "gericiliği desteklememesi gerektiğidir". Bunu hangi dille anlatacağımsa beni bağlar. Bir edebiyatçı olarak yazdıklarımı edebi anlamda eleştirmiyorsunuz zira, unutmayın siz fikirlerimi eleştiriyorsunuz. Bu sebeple kullandığım üslubu fikirlerimi eleştirmek için bir araca dönüştüremezsiniz.

    YanıtlaSil
  5. bu adsız amcayı tanımak arzusundayım bu kadar ipe sapa gelmez cümleyi arka arkaya üstelikte savunma metni olarak sıralamak özel bir kabiliyet olsa gerek..

    YanıtlaSil
  6. Destekçilerin çoğalıyor. (Müdahil arkadaşa: İpe sapa ifadesinin anlamını bilerek mi kullanıyorsun yoksa cehaletten mi? Gerçi unutmuşum İnanmıyordunuz değil i? Dolayısıyla istediğiniz gibi yaşayabiliyor ve konuşabiliyorsunuz. Benim inancım diyor ki "Haya güzeldir, kadında olursa daha güzeldir.") Neyse biz konumuza dönelim. Ben size katılıyorum. İnanmama özgürlüğünüz var; ancak bunu benim inancıma müdahale ederek yapmayın diyorum. Gene elma ile armutu kıyaslıyorsun. İnanç ispat istemez zira ispatlanmış olan inanç olmaktan çıkar. Amaan sıkıldım. Sizinle bunları tartışacağıma gider kuşlara yem atarım. Hiç olmazsa inancım için bir şey yapmış olurum. Bu arada Esrar içmek serbest satmak yasaktır. Askerlik hizmetini İslam mı zorunlu kılıyor? Kişi çıplak gezmiş mi hiç tarih boyunca. Bütün dünyayı dolaş, en ilkel kabilelerin bile kısmen de olsa örtündüğünü görürüz. (Yine saçma bir örnek olduğunu söylemeye çalışıyorum.) Kısacası laf ebeliği yapmayın. Kısıtlanan özgürlüklerin din ile alakası yok. Bazen sistemdir bunu yapan bazen başka güç odakları. Bu durumda ben şunu yapacam ama şu izin vermiyor dediğiniz hiçbir şeyin benimle ve inançlarımla ilgisi yok. O halde sen ne demeye bana saldırıp duruyorsun. Çünkü var olduğunu ispat çabasındasın. Bana saldırmazsan marksiyonist olduğunu kim bilecek. Kafanızdaki PUTları kırın. Yobaz kavramının size güzel uyacağını düşünüyorum. Size daha da cevap vermeyeceğim. Bu sebeple hevesle kaleme sarılıp özenli özenli yazmayın. Komik oluyorsunuz.

    Bilim sizin maymundan geldiğinizi söylüyor ya, kesinlikle yanılıyor. Maymuna gidiyorsunuz...

    YanıtlaSil
  7. Cevap vermeyecek olmanız okumayacağınız anlamına gelmiyor. Zira yerinizde çatlıyor ve artık konuyu çarpıtmaktan başka hiç bir halt üretmiyorsunuz. Benim "islamın" kendisini eleştirdiğimi nereden çıkardığınızı çok merak etmekle birlikte aslında bunu sadece konuyu çarpıtmak için bir anlığına makattan uydurduğunuzu düşünmekteyim. Dinler gericidir ve desteklenmemelidir savı başkadır onlarla savaşılmalı ve ortadan kaldırılmalıdır savı başka. Elma ve armut demiştiniz değil mi, başından beri yazdıklarımın altında hepsi de çürük olan bir yığın meyveyi kokteyl yaptınız oysa.

    Yazı "iktidarın" islam dinini kullanış biçimiyle ilgilidir. Ve yine iktidarın islam dininin bir gereği olan türbanı serbest bırakması ama diğer inançlar ya da tercihler konusunda bu kadar cömert davranmamasından bahseder. Ve bilin bakalım "askerlik" kimin tarafından hala zorunlu tutulmaktadır. Esrar ve her türlü narkotik maddenin kullanımı yasaktır ayrıca, cezaları satışında verilenden daha düşüktür ama kullanımına da hapis cezası öngören yasalarımız mevcuttur. Ve cehaletinizin ulaştığı son nokta olarak antropolojik bir tespit yapmayı nasıl ve hangi kaynağa dayanarak becerdiniz bilmiyorum ama insanlık tarihinde çıplak gezen insan topluluğu yoktur demek düpedüz safdilliktir. Zaten olmasa bile şimdiye kadar öyle gezen olmaması bu yeni inancın taraftarlarının öyle gezemeyeceğini göstermez.

    Elinizde tartışabilecek hiç bir argüman kalmadığı halde ve "şurada haklıydınız burada da haklı olduğumu düşünüyorum" gibi bir cümle kurmak o şişik egonuzu yerlere sereceği için son nefesle yürüttüğünüz tartışma inanın benim de canımı sıktı. Size cevap vermemin tek sebebi var o da sizin gibi polemikten beslenen ve maymundan geldiğimizi bana her gün ispatlayan yaratıklardan hiç haz etmememdir.

    Beni cehaletle suçlayarak başladığınız polemik maceramızda her yorumuzla cehaletinizi bir kez daha kanıtladığınız için sizi artık kesinlikle "tartışılacak kalibrede" görmediğimi ve cevap yazmama kararınızı bu nedenle sonuna kadar desteklediğimi hatta yazmamanızı rica ettiğimi belirteyim.

    YanıtlaSil